Aşkım...
Şüphelenmek... En sevmediğim, kin duymaktan bir önce âşık olmaktan bir sonra...
Herkesin bir anısı var aldatılmakla ilgili ama insana en acısı kendisininki geliyor, en acısı o yüzden bende... Ama yine de ibret almak mı gerek dersin? Uyuyorum diyen sevgililerin iş üstünde çıkmaları benim suçum değil ki...
Gitmek... En zoru, nefret etmekten bir önce sevmekten bir sonra...
Herkes gidebilmiş bir yerlere, sevdiğinden uzak, arkadaşından uzak... Ben de gittim vaktiyle, bir senin yakınında kaldım, senden uzaklaşamadım... Yoksa gitmek mesele değildi, sorun senden gitmekti...
Aşk... En acı vereni, yüklerin üstüne yük yükleyeni, tiksinmekten bir sonra, her şeyden önce...
Herkes âşık olmuş, benimki en özeli, en güzeli, çünkü bu benimki...
Aşk üzerine yazılmamış bir şey yok, ama bizim aşkımız üzerine yazılmışları sadece ben yazdım, benden başkasının seninle benle ilgili tecrübesi yok... Bir de sen varsın ama emin değilim var mısın?
Yokluk... Gregor Samsa’dan bir sonra, senden bir önce...
Benim çok büyük yokluklarım var, senden yana fakirim. Kendimden yana zenginsem bile senin olmadığın yerde bir aşk dilencisiyim...
İğrençlikten bir önce, arabeskten bir sonra...
Herkes bazen benziyor ona... Engeli imkânsız... Türklükten mi insanlıktan mı bilmem, herkes biraz arabesk...
Merak... Erkekten çok sonra, kadından çok önce...
Her kadının bir merakı var, kimseninki benim kadar özel değil, benim merakım sensin, benim olduğun için özelsin...
Özel olmak... Tamamen farklı, ne bir şeyden önce ne de sonra...
Tamamen bahşedilmiş bir şey... Ben sana bahşettim ama sen bana koklatmadın bile...
Çünkü sen bazı şeylerden çok sonraydın, ben de çok önce, ben istemediklerime yakınım seni sevdikçe...
Kelimeleri yuvarlamak Kafka’dan çok sonra, Özdemir Asaf’ın içinde...
Böyle zamanlarda insan Özdemir Asaf oluveriyor, olamadığını bile bile... ÇaRe'sizliğine ÇaRe sanıyor olmadıklarını... Saçmalıyor amaçsızca...
alinti