hasrete mahküm yüreğim...
evet hasrete mahküm bir yürege sahipim
yüregim acı ve ızdıraplarla dolu
bedenim yorgun göz kapaklarım aydınlıga hasret
karanlık geceler yoldaşım celişkıler benim sırdaşım
ellerim belki yorgun
hatta dudaklarım da suskun!
belki bırazda düşünçelerim buruk ayrılık saatlerine şahit
düşlerim kırık hayallerim suda...
kulagımdaki şarki hüzün
tebessümden uzak yüzüm
hasrek ve yıkım
ayrılık hüzünü ve karanlık gecelerde cabası
düşüncelerim tutarsız belki
ellerim yorgun...
ama!!!
gözlerim ve yüregim hala ayakta ızdırapla dolsa deryalara aksa bile
senmiydin yüregimi ziyaret eden
senmiydın o aydınlık gunlerimi calan
beni hasretle duvara civileyen
ızdırap ve hüzün yagmurlarına beni hedef sectiren
belki sen... belki bendeki ben...
sonra benim umutlarımı denizlere bırakan
yürekdeki umut daglarını yerle bır eden
sendin biliyorum...
bır aşk tebessümü ile gönlümden bakan... ve çekip giden
sanamı yanmalıyım kendimemi o hiç ızdırabın eksık olmadıgı gönlümemi
ben sana yanayım ve o tebessümüne
o seni benden esirgemene
nazlı bır cıcek edasından sıyrılıp umut bahceme ugramayısına yanmalıyım
evet...
ben sana ve sendeki bana yanıp aşkın alevlı ceberınden gecememene yanmalı
ve kendimi hasret aksamlarına bırakmalıyım...